Sanığın bylock kullanıp kullanmadığı hususunun kesin olarak saptanamadığı ve bu husustaki şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği, bu şekilde Fetö üyeliğinin kesin delillerinden kabul edilen bylock programını kullandığı kabul edilemeyen, açık ve kesin bir örgütsel faaliyeti belirlenemeyen ve kod adı ve benzeri örgütsel işaretler kullandığına dair bir bilgi elde edilemeyen sanık hakkında iddia edilen hususun sanığın terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu ortaya koyacak nitelikte olmadığı ve örgüt üyeliği için aranan “eylemlerin yoğun, çeşitli ve sürekli olması” kriterlerinin sanık hakkında gerçekleşmediği, buna göre sanığın terör örgütüne üye olduğuna dair cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığı kanaatine varılmakla beraatine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.05.2018 tarih, 2018/348 esas ve 2018/315 karar sayılı ilamı ile sanığın “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın sanık müdafi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Dairemizce CMK’nın 279 ve 280. maddeleri uyarınca yapılan ön inceleme ve inceleme sonucunda, sanığın suçunun sübutu, suç vasfının değerlendirilmesi ve diğer hususların takdiri açısından duruşma açılması gerektiği kanısına ulaşıldığından, 5271 sayılı Kanunun 280/1-c maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına 29/06/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
I-İDDİA
A) İddianame;
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının 30/03/2018 tarihli ve 2018/2091 esas sayılı iddianamesinde;
“OLAYIN ÖZETİ
FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, 15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemizde yapmaya çalıştığı ve başarılı olamadığı kalkışma girişimi sonrasında, bu örgütün bitirilmesi ve örgütün sorumluları ile örgüt mensuplarının yakalanmaları amacıyla tüm ülkede Cumhuriyet Başsavcılıklarınca soruşturmalar başlatıldığı, Erzurum ilinde de 15 Temmuz tarihinden sonra Erzurum İl Emniyet Müdürlüğü KOM şube müdürlüğü görevlilerince FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gizli mesajlaşma programı olan BY-LOCK isimli programı kullanan kişilerin tespiti amacıyla yapılan araştırmalarda, yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı bulunan şüpheli M. Ç.’in BY-LOCK isimli programı kullandığının tespit edilmesi üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığımızca şüpheli M Ç. hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçundan dolayı soruşturmanın başlatıldığı, bu kapsamda şüphelinin ikamet adresinin Tahran/İran İslam Cumhuriyeti olması nedeniyle şüpheli hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca 13/08/2017 tarihinde res’en yakalama emrinin çıkarıldığı, şüpheli M. Ç.’in çıkarılan bu yakalama emri kararı üzerine Ağrı ile Doğubayazıt ilçesinde yakalanması üzerine şüphelinin SEGBİS sistemi üzerinden Cumhuriyet Başsavcılığımızca usulüne uygun olarak savunması alındıktan sonra sevk edildiği Erzurum 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 29/03/2018 tarih ve 2018/192 sorgu sayılı kararıyla TUTUKLANMASINA dair karar verildiği,
Şüpheli hakkında kolluk görevlileri tarafından yapılan araştırmalar neticesinde düzenlenen tutanakta, şüphelinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne müzahir olan herhangi bir dernek, vakıf ve sendikada üyelik kaydının bulunmadığının,
Şüphelinin soruşturma dosyası içerisinde bulunan S.G.K. Hizmet dökümü listesi incelendiğinde, şüphelinin daha önceden örgüte müzahir KHK ile kapatılan herhangi bir dernekte kaydının bulunmadığının tespit edildiği,
Şüphelinin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gizli mesajlaşma programı olan BY-LOCK isimli programı kullanmakta olduğu 0 531 760 25 .. numaralı gsm hattı üzerinden 14/11/2015 tarihinde 354748071700.. İMEİ numaralı cep telefonuna yükleyerek kullandığının, tespit edildiği, şüphelinin, örgütün gizli mesajlaşma programı olan BY-LOCK isimli program üzerinden girilen baz istasyonu bilgilerinin birer suretinin soruşturma dosyası içerisinde bulunduğu,
Şüphelinin örgütün finans kaynağı olan Bank Asya Katılım Bankasında hesabının bulunmadığının tespit edildiği,
Şüphelinin Cumhuriyet Başsavcılığımızca alınan savunmasında, örgütün gizli mesajlaşma programının yüklendiği tespit olunan 0 .. .. numaralı gsm hattının kendisine ait olduğunu, kendisinin bu gsm hattını 3 yıldan bu yana kullandığını, ancak bu gsm hattına örgütün gizli mesajlaşma programı olan BY-LOCK isimli programı yükleyerek kullanmadığını, kendisinin bu örgütle bir bağlantısının olmadığını beyan ettiği,
Bu haliyle şüphelinin, 17-25 Aralık 2013 tarihinden sonraki süreçte kendi isteğiyle FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gizli mesajlaşma programı olan BY-LOCK isimli programı kullanmak ve yukarıda delilleri ayrıntılı olarak belirtilen eylemlerde bulunmak suretiyle üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediği anlaşılmakla,
Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin CMK.nun 175/1 madde ve fıkrası gereğince mahkemenizce kabulü ile,
Şüpheli hakkındaki yargılamanın mahkemenizce yapılarak, şüphelinin 5237 sayılı TCK.nun 314/2, 3713 sayılı TMK.nun 3.maddesi delaletiyle 5/1 madde ve fıkraları gereğince CEZALANDIRILMASINA,
Şüphelinin kasten işlemiş olduğu suç nedeniyle hakkında TCK.nun 53/I. maddesinde düzenlenen BELİRLİ HAKLARDAN YOKSUN BIRAKMAYA İLİŞKİN TEDBİRLERDEN BİRİNİN UYGULANMASINA,
Şüphelinin göz altında ve tutuklulukla geçirdiği sürelerin TCK.nun 63/1 madde ve fıkrası gereğince alacağı cezasından MAHSUBUNA,
5237 sayılı TCK.nun 58/9 madde ve fıkrası gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın örgüt mensubu olan suçlu hakkında da uygulanmasına hükmolunabileceği hükmünün, şüpheli M. Ç. hakkında uygulanmasına,
Yargılama giderlerinin CMK.nun 325/1 madde ve fıkrası gereğince şüpheliden tahsiliyle hâzineye irat kaydına karar verilmesi kamu adına iddia ve talep olunur.” şeklindedir.
B) İstinaf Mahkemesinde İddia Makamı Esas Hakkında Mütalaasında;
“Sanığın fetö-pdy silahlı terör örgütüne ait özelleştirilmiş ve özgülenmiş bylock haberleşme programını kullandığı tüm dosya kapsamından sabit görülmekle, ilk derece mahkemesinin kararı yerinde görüldüğünden istinafın esastan reddi ile sanığın alması muhtemel ceza ve atılı suçun niteliği nazara alınarak tutukluluk halinin devamına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur dedi.” şeklindedir.
H-SAYUNMA VE BEYANLAR
A) İlk Derece Mahkemesinde Yapılan Savunmalar:
Sanık Mahkememizdeki Savunmasında: “Yüksek Lisansımı derece ile bitirerek doktoramı yaptım. İran’ın en iyi üniversitesinde eğitim görürken Nevruz sebebi ile ailemi ziyaret etmek istedim. 29/03/2018’de Türkiye’ye giriş yaptığımda hakkımda arama olduğunu öğrendim. Daha sonra da tutuklanacağımı anladım. Hakkımda bu kararın nasıl çıkartıldığını anlayamamıştım. Bana yöneltili suçlama karşısında şok yaşadım. Savcı bey avukat yardımı ile ifademi aldı. İlk suçlamam BYLOCK’imiş. Bu programın telefonuma nasıl yüklendiği hususunda hiçbir bilgim yok. Haberlerden okuduğum kadarı ile gizli bir haberleşme programı imiş. Ben FETÖ/PDY üyesi olsaydım, yurtdışında olmama rağmen neden Türkiye’ye geleyim? Giriş yaptığımda polisin Yurtdışı yasağım olduğumu söylediğine, ben çıkış yapmadığımı, giriş yaptığımı söylediğimde, polis memuru bile bu duruma şaşırmıştı. Ben FETÖ/PDY üyesi olsaydım Türkiye’ye gelmezdim. Ben İran’da eğitim görmekteyim, eğitimimi tamamladıktan sonra Tahran’da çalışmalar yapmak istiyorum. Ben erkek öğrenci yurdunda kalıyordum, kaldığım yurtta birçok yerden gelen arkadaşlarım vardı. Bu arkadaşlarımın da şahsımın da FETÖ/PDY ile hiçbir irtibatı yoktur. Eğer bu örgüte üye olsaydım, açık bir yüreklilikle söylerdim, her şeyi anlatırdım. Ben neden bu genç yaşta kendimi buraya hapsedeyim. BYLOCK hususunda mutlaka bir yanlışlık olmalı. Haberlerde mor beyin adlı bir hususu öğrenmiştim benim telefonumda çıkan BYLOCK un da mor beyin tarzı bir yanlışlıktan kaynaklandığını düşünmekteyim. 0….. numaralı GSM hattı bana aittir ve ben kullanıyordum. Ancak bu hat üzerinden BYLOCK yüklemedim ve kullanmadım. Kardeşim bana mektup yolluyor, bana yazdığı mektuplarda benim için her gün ağladığını öğreniyorum. Ben terör örgütü üyesi değilim. 32 kişilik koğuştayım ve herkes kendi derdinin peşinde. Sorunlarımı kimseye anlatamıyorum, psikolojim bozuldu. Tahran’da yüksek lisans yaparken çaldırdığım telefon ile ilgili mahkemenize bir dilekçe yollamıştım ancak bu dilekçem cezaevindeyken kayboldu. Benim terör örgütü ile hiçbir bağım, iltisakım yoktur. Bu örgütün evlerinde yurtlarında kalmadım derneğe vakıfa sendikaya üyeliğim yok. Hiçbir kurumlarında çalıştığım yoktur, bankasyada hesabım mevcut değildir. Benim bu örgütle yakından uzaktan hiçbir bilgim ve alakam yoktur. Ben 15 temmuz darbe girişimim lanetliyorum ve mahkemenizden beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum” dedi.” Şeklindedir.
Sanığa müdafiisinin talebi üzerine soruldu: “Benim telefonum Samsung Galaxy S4 mini idi. Bu telefonum çalınmıştı, ben bu hususta bir dilekçe yazmıştım, ancak bu dilekçem cezaevinde kayboldu. Benim kullandığım telefonum Samsung Galaxy S4 Mini idi. Telefonumun bu telefon olduğu da Tahran Polis Merkezi’nde kayıtlıdır Bunun dışında Nokia marka akıllı olmayan tuşlu bir telefon da kullanıyordum ancak hangi tarihler arasında kullandığımı tam olarak hatırlamıyorum” şeklindedir.
İddia Makamının Esas Hakkındaki Mütalaasına Karşı Sanık 10/05/2019 Tarihli Celsedeki Savunmasında: “Ben FETÖ/PDY üyeliği suçu ile suçlanmamı anlamlandıramıyorum. Burası benim hayatımı karartabilir, ne diyeceğimi bilemiyorum. Ben terör örgütü üyesi değilim, tahliyemi talep ederim dedi.” şeklindedir.
İddia Makamının Esas Hakkındaki Mütalaasına Karşı Sanık Müdafii Av. G. E. 10/05/2018 Tarihli Celsedeki Savunmasında: ‘Meslektaşımın beyanlarına katılıyorum. Müvekkilimin yurtdışı kayıtlarının dosya arasına getirilmesini talep ediyoruz. Müvekkilim hakkında sadece BYLOCK iddiası vardır. Müvekkilim 14.11.2015 ve 21/11/20/5 tarihleri arasında BYLOCK kullandığı iddia edilmiştir ancak mitten gelen, btk’dan gelen evraklar, özellikle 17 kasım’dan sonra BYLOCK’tan yapılan bağlantıların VPN bağlantısı ile yapıldığını görüyoruz. VPN doğrudan ülkemizle ilgili olan bir sistem değil yurtdışı kaynaklıdır. Bu yurtdışı serverlarından BYLOCK’a ulaşılabilmektedir özellikle hedef IP’lere ilişkin olarak şunu söylemek istiyorum, BYLOCK’un ilk serveri bellidir, diğer belirtilen IP’ler daha sonradan kiralanmak sureti ile ortaya çıkmıştır. Mor beyinden dolayı yaklaşık on bin civarında kişi tutuklu kalmış, daha sonra serbest bırakılmıştır. Bu olay sadece tutukluları mağdur etmektedir. Bir insanın BYLOCK kullandığını bile bile ailesini ziyaret etmek için İran’dan Türkiye’ye gelmesi hayatın olağan akışına aykırıdır, özellikle HTS CGNAD bilgilerine bakıldığında, müvekkilimin köyü başka bir köyken, hts kayıtları müvekkilimin köyüne ait değildir. Bu tarihlerde müvekkilim orada mı bulundu bunu bilemiyoruz. Bunun dışında bu hattın kullanmış olduğu imei numaralarını bilemiyoruz. Dosyada buna ilişkin bir belge mevcut değildir. Sosyal medyada POD dediğimiz, internet modemine reset atılması, kapatılması ve yeni IP ile tekrar ağa bağlantı yapılabilme yöntemini biliyoruz. Dediğimiz gibi, yakalanacağını bile bile bir insanın ülkesine geri dönmesi mümkün değildir. Bu durum müvekkilimin suçsuz olduğunu göstermektedir, müvekkilimin bu aşamada tahliyesini talep ederiz, ayrıca iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmalarımızı hazırlamak amacı ile gelecek celseye kadar süre talep ederiz” dedi.” şeklindedir.
İddia Makamının Esas Hakkındaki Mütalaasına Karşı Sanık 15.05.2018 Tarihli Celsedeki Savunmasında: “Mahkemece hakkımdaki bütün delillerin toplandığına kanaat getirilip duruşma ileri bir tarihe bırakılmadığından teşekkür ediyorum. 29.03.2018 tarihinde İran’da 2 hafta süren tatilim sebebi ile ailemi ziyaret etmek için Türkiye’ye geldiğimde, tutuklanarak ifadem alındığında, savcı bey silahlı terör örgütü üyesi olmadığımın altını çizmiştim. 10/05/2018 tarihinde de heyetinizin önünde bunu belirtmiştim. Ancak zoraki olarak silahlı terör örgütü üyesi yapılmam istenerek BYLOCK delil gösteriliyor. Ben bu durum karşısında hayretler içerisindeyim. İnanın bana bunun nasıl bir program olduğunu, nasıl yüklendiğini bilmiyorum. Burada MİT müsteşarlığının mahkeme heyetinize sunduğunuz belgeleri de nasıl açıklayacağımı hiç bilmiyorum, çünkü BYLOCK baz verilerinden hiçbir şey anlayabilmiş değilim. Bunu da mahkemenizin takdirine bırakıyorum, ben FETÖ PDY üyesi değilim. Hatta FETÖ / PDY üyeleri yurtdışına kaçarken ben Türkiye’ye geldim çünkü FETÖ / PDY terör örgütü ile hiçbir bağım, irtibatım, iltisakım, gönül bağlılığım olmamıştır, asla yoktur, asla olamaz. Bu örgütle hiçbir bağımın olmadığı KOM müdürlüğünce tespit edilmiştir ben hala neden tutuklu olduğumu anlamıyorum. Ben 25 yaşında bir gencim ve hapishaneye girdim. Bu durum karşısında ailem ve ben şaşkınlık içerisindeyiz. Bunun nasıl bir durum olduğunu izah edemiyorum, benim yerimde kardeşiniz olsaydı nasıl karar verecektiniz acaba, lütfen empati kurun. Ben gerçek adalete inanıyorum ve adaletin tecelli etmesi için yüce mahkemenizden tahliyenizi talep ederim. Ben ağır bir suçlama ile karşı karşıyayım fakat delil olarak, anlayamadığım birtakım belgeler gösteriliyor ve ben buna karşı ne diyeceğimi bilemiyorum. Ben delil olarak sunulan şeyleri anlayamıyorum. İddianamede eylemlerde bulunduğundan dolayı sanık suçludur ve tutukluluğuna devam deniliyor fakat iddianameye baktığımda hangi eylemlerde bulunduğuma dair hiçbir şey yok. Bu hususu gerçekten anlamlandıramıyorum, benim anlamlandıramadığım bir iddianame var. Ben şu anda deli olma derecesine geldim. Terör örgütü üyeliği ile suçlanıyorum ancak bu bu kadar kolay olmamalıydı. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum çünkü suçum yok. Somut yollarla savunabileceğim hiçbir delil yok. Terör örgütü üyesi olabilmemi gerektirecek bir sebep, delil yoktur, söyleyeceklerim bundan ibarettir, tahliyemi talep ederim” dedi.” şeklindedir.
İddia Makamının Esas Hakkındaki Mütalaasına Karşı Sanık Müdafii Av. L. E. G. 15/05/2018 Tarihli Celsedeki Savunmasında: “Sanığın bu celsede yapmış olduğu baştan beri yaptığı savunmaların takdirini sizlere bırakıyorum. Bir yazılı savunma da göndermiştik, bunu da dikkatlerinize sunuyorum. Gelen müzekkere doğrultusunda, mahkemenizin gerekli kanaate varmış olduğunu da düşünüyorum. Gerek akıllı telefon konusunda, gerek giriş-çıkış hususundaki sorgulamalar dosyada mevcuttur. Biz yazılı savunmamızda da belirttiğimiz gibi, davalarda toplanan deliller ve örgüt üyeliği suçuna yeterli delil olarak kabul edilebilecek hususlardan BYLOCK dışında hiçbiri bu dosyada yok. Bu dosya daha çok prototip bir dosya mahiyetindedir. Yöneticilik, üyelik vasfında yargılanan kimse müvekkilim hakkında tanıklık yapmamıştır, müvekkilim örgüt evlerinde kalmamıştır, gazete, dergi aboneliği yok, dernek üyeliği yok, bankasya hesabı yok, üst aramasında hiçbir suç unsuruna rastlanmamıştır. BYLOCK’u çıkaracak olursak, müvekkilimin neden yargılandığını anlamak mümkün olmayacaktır. Müvekkilim telefonu kendi tarafından kullandığını ifade ettiğine göre bu konuda da söylenecek pek bir şey yoktur. Yargıtay’a göre BYLOCK, örgütün özel iletişim ağıdır ve bunu bizzat delil olarak kabul edebilmek hususunda da cezalar veriliyor. Ancak içeriklere bakıldığında, user’ı, kullanıcısı tespit edilememiş ve sadece 7 günlük bir kullanma süresi vardır. İçeriklerde de 7 saniyelik bir zaman diliminden bahsediliyor, bir insan 7 saniye içerisinde başka bir insana ne söyleyebilir? Bu hususta, mütalaaya yönelik cezalandırılmaya gidilme ihtimali mevcuttur, suçlamayı müvekkilimin kabul etmediği gibi biz de kabul etmiyoruz. Ancak benzer olaylarda da, medyadan da görüldüğü kadarı ile bunun bir şekilde müvekkilimin iradesi dışında indirilmiş olabilme ihtimalini de yadsımamak lazımdır, bilgisi dahilinde ya da değil. Ben şunu arz etmek istiyorum, 5237 yasanın 62. Maddesine göre, somut olarak BYLOCK tespiti yapılmamıştır, kiminle ne konuşulduğu belli değildir, kullanıcısı belli değildir. Biz ayrıca neden tutukluluk halinin devamına karar verildiğini de anlamıyoruz. Bu müddette olan diğer davalarda, deliller toplandığından, kaçma ihtimali, delilleri karartma şüpheleri olmadığından tahliyelerine karar veriliyor. Bu hususta takdir size aittir, ancak, müvekkilimin bu yargılamadan dolaya kaçma ihtimali yoktur. Herhangi bir şekilde diğer iletişimleri tespit edilenlerden farklı bu konu arz ettiği için, 62. Maddenin esirgenmemesini ve ceza verilecekse de en alt hadden verilmesini talep ediyorum. Takdir mahkemenizindir, söyleyeceklerim bundan ibarettir.” dedi” şeklindedir.
İddia Makamının Esas Hakkındaki Mütalaasına karşı Sanık Müdafii Av. G. E. 15.05.2018 Tarihli Celsedeki Savunmasında: “Önceki beyanlarımızı ve yazılı savunmalarımızı tekrar ediyoruz. Dosyadaki tek delil BYLOCK’tur. 7 günlük bir BYLOCK kullanımı söz konusu ancak bu hususta herhangi bir süreklilik söz konusu değildir. Erişim sayısı 32’dir ve 3’er ve 7’şer saniyelik bağlantılarla iletişim kurulduğu söz konusudur. Sizler sayısız karar verdiniz. Sorgular yaptınız. 5000-10000 erişimi olan dosyalarla karşılaştık ancak müvekkilimin dosyası, bu dosyalardan farklıdır, bir tutulmamalıdır. BYLOCK’a VPN ile bağlantı yapılabilmektedir, bunu daha önce de ifade etmiştik. Özellikle hts ve baz istasyonu verilerinde başka bir ülkenin adres bilgilerinin tespit edilmesi gerekiyor. Hedef IP’lere bakıldığında, mitin 9 adet IP tespit ettiği, bu 9 IP’den 8 IP’si de daha sonradan kiralanmak sureti ile kullanılmıştır. Daha önce mor beyinle karşılaşmıştık ve bu hususta da birçok insan mağdur olmuştu. Örgüt üyeliğine ilişkin olarak Yargıtay’ın belirttiği kriterlerden, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmak, verilecek görevi sorgulamadan yapmak, kendi iradesini örgüt iradesine teslim etmek gibi hususlar mevcut değildir. Organik bağ yoktur, emir, talimat almamıştır. Örgüt hiyerarşisine dahil olarak tamamen teslimiyet ve aidiyet hissederek, yoğunluk ve süreklilik gerektiren faaliyetler müvekkilimde mevcut değildir. Daha önceden BYLOCK’un yanında, bankasya, dernek, vakıf üyelikleri olan dosyaları görmüştünüz. Ancak BYLOCK dışında dosyada bir delil yoktur, müvekkilimin de beyan ettiği gibi, örgütün yurtlarında, evlerinde kalma durumu, örgütün kurumlarında çalışma durumu söz konusu olmamıştır. Eğer bir kişi BYLOCK kullandığını bile bile velev ki BYLOCK kullandığı durumu söz konusu ise, yurt dışından ülkeye giriş yapacak ve giriş yaptığı anda tutuklanacak, yargılamalar başlayacak, bunu bile bile bir kişinin ülkeye giriş yapması hayatın olağan akışına uygun değildir. Birçok sanık hakkında, aynı suçtan yargılanan insanlar, başka ülkelere kaçmaya başlamışlardır. Müvekkilimin ülkesine giriş yapması, tüm bu olayların müvekkilimin bilgisi dışında olduğunun göstergesidir. Bu program, namaz, kıble programı kullanılarak da müvekkilimin telefonunda kullanılmış olarak gözükebilecektir. Biz müvekkilimin hükümle birlikte tahliyesine karar verilmesini talep ederiz” dedi.” şeklindedir.
Sanık Son Sözünde: Ben ailemi düşünüyorum, ilk defa babamın ağladığına şahit oldum. Ailemin perişan olduğunu öğrendim, tahliyemi talep ederim, dedi” şeklindedir.
B) Dairemizde Yapılan Savunmalar
Sanık M. Ç. Segbis Vasıtasıyla Alınan Savunmasında: “Ben önceki savunmalarımı tekrar ediyorum. Fetö’yle hiç bir alakam yoktur. Hakkımdaki bylock tespitini anlayabilmiş değilim. 0… numaralı hat benimdir. Yaklaşık olarak 3,5 yıldır kullanıyorum. Ancak kesinlikle bu hattımda bylock kullanmadım. Beraatime ve tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum dedi.” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Sanık Müdafi Av. L. E. G. Savunmasında: “Biz önceki savunmalarımızı tekrar ederiz. Müvekkilimizin mahkumiyetine konu sadece bir haftalık süre içerisinde 22 saniyede toplam 32 kez bylock IP’sine bağlandığı isnatıdır. Bunun dışında hiç bir delil yoktur. Bilindiği üzere bir kişinin bylock kullandığının kabul edilmesi içim ID numarasının bulunması, karşı tarafın kendisini eklemesi gibi gereklilikler vardır. Ancak müvekkil açısından bunlar gerçekleşmemiştir. Kendisi doktora öğrencisi olup yine yurt dışından tereddüt etmeden ülkeye girdikten sonra yakalanmıştır. Büyük mağduriyeti bulunmaktadır. Ortaya çıkan mor beyin gibi durumlarda gözetilerek beraatine ve tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Sanık Müdafi Av. G. E. Savunmasında: “Konuya ilişkin önceki savunmalarımın tekrar ediyoruz. Müvekkil aleyhine az önce meslektaşımında açıkladığı gibi bylock kullanımı iddiası dışında örgüte müzahir herhangi bir kuruma üyelik, etkin pişmanlıkta bulunan birisinin beyanı ve benzeri hiç bir delil yoktur. Kendisinin bylock kullanmış olsa yakalanacağını bilerek ülkeye girmesi izah edilebilir bir durum değildir. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 27/03/2018 tarihli kararında bir kişinin bylock kullanıcısının olduğunun ne şekilde tespit edileceğinin açıkça ve ayrıntılarıyla belirlemiştir. Buna ilişkin kararı sunuyoruz. Tüm bu hususlar gözetilerek müvekkilin beraatine ve tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz dedi.” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Sanıktan Cumhuriyet Savcısı’nın Esas Hakkındaki Mütalaasına Karşı Savunmaları Soruldu: “Hakkımda hiç bir delil yoktur. Ne şekilde ceza aldığımı, tutuklandığımı anlayamıyorum. Mütalaayı hiç bir şekilde kabul etmiyorum. Ben bylock kullanmadım ve terör örgütü üyesi değilim dedi.” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Sanık Müdafi G. E.’dan Cumhuriyet Savcısı’nın Esas Hakkındaki Mütalaasına Karşı Savunmaları Soruldu: “Önceki beyanları tekrar ederek mütalaaya katılmıyoruz. Müvekkilin öncelikle beraatine karar verilmesini aksi gözetilirse de tutuklulukta geçirdiği süre gözetilerek tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz dedi.” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Sanık Müdafi L. E. G.’den Cumhuriyet Savcısı’nın Esas Hakkındaki Mütalaasına Karşı Savunmaları Soruldu: “Mütalaaya katılmamız mümkün değildir. Biz yaptığımız savunmalar doğrultusunda müvekkilin beraatine karar verilmesini talep ediyoruz. Mahkeme aksi kanaatte olursa da ölçülülük ilkesi gereği Yargıtay da geçecek sürede gözetilerek tahliyesini talep ediyoruz dedi.” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Sanıktan Son Sözü Soruldu: “Beraatime karar verilerek tahliyemi talep ediyorum dedi.” Şeklindedir.
Dosya incelendi. Araştırılacak başkaca husus kalmadığı anlaşıldığından açık duruşmaya son verildi.
III-DELİLLER
1-27/07/2017 tarihli tutanak
2-08/01/2018 tarihli bylock HTS baz raporu
3-29/03/2018 tarihli tutanaklar
4-12/04/2018 tarihli tutanak
5-16/042018 tarihli BTK yazısı
6-27/04/2018 tarihli araştırma tutanağı
7-11/05/2018 tarihli Erzurum Emniyet Müdürlüğü yazı ve eki
8-Sanığa ait nüfus ve adli sicil kaydı
9-Sanığın soruşturma aşamasındaki ifadesi
IV-DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
A) İlk Derece Mahkemesince Delillerin Değerlendirilmesi ve Mahkemenin Ulaştığı Kanaat
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
“Sanık hakkında düzenlenen iddianamede;
Sanığın örgütün gizli haberleşme ağı bylock programını 0 .. .. numaralı hattı üzerinden yükleyerek kullandığı,
İddiasının yer verilmiş olup,
Bu iddianın değerlendirilmesinde;
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerinin, örgütün illegal amaçlarını hayata geçirebilmek için yapacakları faaliyetlerde deşifre olmamak ve faaliyetlerin açığa çıkmasını engellemek amacıyla örgüt içi haberleşmenin gizliliğine önem verdikleri, bu kapsamda üyelere örgüt talimatlarının iletilmesinde, kriptolu, mesajların şifrelenmesine imkan veren programların kullanıldığı, bu programların en bilinenlerinin bylock, kakaotalk, cover me, tango gibi programlar olduğu belirlenmiştir. Örgüt tarafından farklı programların örgüt amaçları doğrultusunda kullanıldığı bilinmekle birlikte aşağıda ayrıntısı açıklanacağı üzere örgüt tarafından geliştirilerek üyelerin kullanımına sunulan ve yurtdışındaki özel bir server (sunucu) üzerinden yalnızca örgüt üyelerinin kullanımına sunulan, ticari mahiyette üretilmeyen, kriptolu haberleşme programı “Bylock” üzerinde durulmasında fayda olduğu, gizli bir haberleşme aracı olan bu programın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerince akıllı telefonlarına yüklendiği ve mobil uygulama üzerinden iletişim kurulduğuna dair edinilen bilgiler üzerine Bylock programının kapsamı, özelliği ve örgüt içerisindeki fonksiyonu bakımından çalışma yapıldığı, bu çalışmalar sonucu ByLock uygulamasının, güçlü bir kripto sistemiyle internet bağlantısı üzerinden iletişim sağlamak üzere, gönderilen her bir mesajın farklı bir kripto anahtarı ile şifrelenerek iletilmesine dayanan bir tasarıma sahip olduğunun, böylelikle üyeler arasındaki mesajlaşmanın gizliliğini sağlama prensibini esas aldığının, uygulamayı geliştiren ve kullanıma sunan şahsın, daha önce yaptığı işlere ilişkin referanslarının bulunmadığının, bilişim sektöründeki geçmişinin belirsizlik arz ettiğinin, erişilebilir iletişim bilgilerinin bulunmadığının, gerçekleştirilen iş ve işlemlere (sunucu ve IP kiralama) ait ödemelerin anonimlik içeren yöntemlerle (Paysera) gerçekleştirildiğinin, kullanıcı sayısını artırmayı ve ticari değer haline gelmeyi hedeflemediğinin, uygulamanın tanıtılmasına yönelik girişimlerin bulunulmadığının tespit ettiği anlaşılmış böylece uygulamanın Litvanya’da sunucu kiralanmak suretiyle kullanıma sunulması ve kiralama bedellerinin ise “Paysera” adlı anonimlik sağlayan ödeme sistemiyle gerçekleştirilmiş olması da göz önüne alınarak bu girişimin kurumsal ve ticari mahiyetinin bulunmadığı ve belli bir amaç için oluşturulduğu, bununla birlikte, uygulamaya ait kaynak kodları içerisinde bir takım “Türkçe” ifadelerin yer alması, kullanıcı adlarının, grup isimlerinin ve çözümlenen şifrelerin büyük çoğunluğunun Türkçe ifadelerden oluşması, çözümlenen içeriklerin neredeyse tamamının Türkçe olması, uygulama sunucusu yöneticisinin, Ortadoğu IP adreslerinden uygulamaya erişimi engellediğini belirtmesine rağmen, gerçekleştirilen engellemelerin tamamına yakının Türkiye IP adreslerine yönelik olması, Türkiye’den erişim sağlayan kullanıcılara ait kimlik bilgilerinin ve iletişimin gizlenmesini sağlamak amacıyla kullanıcılara uygulamaya erişimini, VPN vasıtasıyla gerçekleştirilmesine zorlanması, bunun yanı sıra, Bylock’a ilişkin “Google” üzerinden gerçekleştirilen aramaların neredeyse tamamının Türkiye’deki kullanıcılar tarafından gerçekleştirilmesi ve uygulamaya Türkiye IP adreslerinden erişimin engellendiği tarih itibariyle uygulamaya yönelik “Google” aramalarında büyük bir artış olması, ayrıca, ByLock’la ilişkili internet kaynaklı yayınların (sosyal medya, web siteleri vb.), çoğunlukla sahte hesaplar üzerinden FETÖ/PDY lehine paylaşımlarda bulunulması, iki yüz bini aşkın kullanıcı kitlesine sahip ByLock’un “15 Temmuz Darbe Girişimi” öncesinde ne Türk kamuoyu ne de yabancılar tarafından bilinmemesi/tanınmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, anılan uygulamanın global bir uygulama maskesi altında, FETÖ/PDY mensuplarının kullanımına sunulduğu, bu programın örgüt içerisinde örgüt üyeleri arasında deşifre olmadan gizli haberleşmeyi sağlamak için kullanılan kriptola bir program olduğu, nitekim, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla vermiş olduğu 24.04.2017 gün, 2015/3 esas ve 2017/3 sayılı kararında da ifade edildiği üzere, Bylock iletişim sistemi, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısmı mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle, örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğunun belirtildiği, bu nedenle, örgütün gizli haberleşme programı olan bylock’u kullanıldığının tespit edilmesi karşısında bylock kullanma eyleminin başlı başına örgüt üyeliği suçunun sübutu açısından yeterli olacağının ayık olduğu, yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarihli 2017/16. M D-956 esas, 2017/370 sayılı kararında da, ByLock iletişim sisteminde bağlantı tarihinin, bağlantıyı yapan IP adresinin, hangi tarihler arasında kaç kez bağlantı yapıldığının, haberleşmelerin kimlerle gerçekleştirildiğinin ve içeriğinin tespitinin mümkün olduğu, bu kapsamda, bağlantı tarihi ve bağlantıyı yapan IP adresi ile hangi tarihler arasında kay kez bağlantı yapıldığının belirlenmesi durumunda, somut olayın koşullarına göre kişinin bu özel iletişim sisteminin bir parçası olduğu kabul edilecek, ayrıca bu ağa dahil olan kişilerin ağ içinde başka kişi ya da kişilerle yaptıkları görüşme içeriklerinin olmasının da aranmayacağının belirtildiği anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar kapsamında somut olaya gelince; sanık M. Ç. hakkında Erzurum İl Emniyet Müdürlüğü KOM şube müdürlüğü görevlilerince düzenlenen 29.03.2018 tarihli tutanağa göre kullanımında olan 0 …. numaralı GSM hattı ve …. IMEI numaralı cihaz ile ilk tespit tarihi 14/11/2015 tarihi olmak üzere bylock programını cep telefonlarına yükleyerek kullandığının tespit edildiği, HİS kayıtları ve sanığın savunmasından bu hattın sanığın kullanımında olduğunun sabit olduğu, her ne kadar sanık alınan savunmasında suçlamaları inkar ederek bylock programını kullanmadığını, indirmediğini beyan etmiş ise de, dosyada bulunan Kom Şube Müdürlüğünün 12/04/2018 tarihli yazısına göre bylock içeriklerinin bulunmadığının belirtildiği ancak Yargıtay 16 Ceza Dairesinin 14/07/2017 gün ve 2017/1443 E 2017/4758 K sayılı kararında Bylock uygulamasının 46.166.160.137 IP adresine sahip sunucu üzerinde hizmet sunduğu sunucu yöneticisi uygulamayı kullananların tespitini zorlaştırmak amacıyla 8 adet ilave IP adresi (46.166.164.176, 46.166.164.177, 46.166.164.178, 46.166.164.179, 46.166.104.180, 46.166.164.181, 46.166.164.182, 46.166.164.183) kiraladığının belirtildiği, bu hususta 0 531 760 25 .. numaralı hatta ilişkin dosya arasında bulunan Bylock-HTS Baz raporuna göre sanığın söz konusu programa 14.11.2015 tarihinde ilk erişimini yaptığı, 21.11.2015 tarihine kadar sistemi kullandığı, bu hat üzerinden 46.166.164.181 ve 46.166.164.177 nolu IP’lere bağlandığı ve buna ilişkin baz bilgilerinin dosyaya gönderildiği, dosyada bulunan bylock hts baz kayıtları ile hts arama kayıtlarındaki baz bilgilerinin karşılaştırılmasında sanığın aynı tarihlerde aynı baz istasyonlardan sinyal aldığının görüldüğü, şöyle ki,
Bylock tespiti yapılan 14.11.2015 tarihinde hem bylock hts bazda hem de arama kaydının bulunduğu hts kayıtlarında sinyal alınan istasyon Doğubeyazıt/Ağrı adresi olduğu, 15.11.2015 tarihinde bu kez her iki baz sinyalinin Yakutiye – ERZURUM adresi olduğu, 21.12.2015 tarihinde her iki baz kaydının da Karayazı/Erzurum olduğu, bu şekilde tüm baz kayıtlarının aynı istasyondan sinyal aldığı görülmüştür. Bu şekilde dosyada bulunan bylock tutanağı, bylock baz kayıtları, MTS kayıtları ve dosya kapsamından; sanığın örgütün kullanımına münhasır olan bylock programını kullandığı hususunda mahkememizde tam bir vicdani kanaat oluşmakla sanığın kendisini suçtan kurtarmaya yönelik soyut savunmasına itibar edilmemiştir.
Açıklanan gerekçelerle sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gizli mesajlaşma programı olan BY-LOCK isimli programı kullanmak suretiyle üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediği hususunda mahkememizde tam bir vicdan kanaat oluşmakla sanığın sübut bulan eylemlerine uyan 5237 sayılı TC’K.nun 314/2, 3713 sayılı TMK.nun 3.maddesi delaletiyle 5/1 madde ve fıkraları gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş, sanığın sabıkasız olması lehine takdiri indirim kabul edilerek cezasında TCK nun 62.maddesi uygulanmış, sanığın üzerine atılı suçun terör örgütü üyeliği olması nedeniyle TCK’nın 58/9 maddesi gereğince cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, 5237 S.Y nın 63. maddesi gereğince hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş sürelerin sanık hakkında hükmolunan hapis cezasından indirilmesine ve 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı da gözetilerek ve TCK’nun 53. maddesinin 2 ve 3. fıkralarındaki koşullara uygun olarak, sanık hakkında anılan yasa maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (c), (d) ve (e) bentlerinin uygulanmasına karar verilmiş, sanığa neticeten verilen hapis cezasının miktarı, sabit görülen suçun niteliği, sanığın tutuklulukta geçirdiği süre ve kaçma şüphesinin bulunması dikkate alınarak tahliye talebinin reddi ile sanığın hükümle birlikte tutukluluk halinin devamına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindedir.
B) Dairemizce Delillerin Değerlendirilmesi ve Ulaşılan Kanaat;
Sanık hakkında düzenlenen iddianame içeriğinde Fetö’nün gizli haberleşme programı olan bylock kullandığı belirtilerek TCK’nın 314/2. maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
Silahlı örgüte üye olmak suçu, nitelikleri belirtilen örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Böylece bir örgüte katılmakla kişi, örgüt üyeliğini kabul etmiş sayılmaktadır. Bu itibarla TCK’nın 314/2. maddesinde yazılı örgüt üyeliği suçunun oluşması için, bu maddenin 1. fıkrasında yazılı suçları işlemek için oluşturulan silahlı bir örgütün bulunması veya böyle bir örgütün yöneticilerinin herhangi bir duraksamaya yer vermeyecek şekilde durumlarının hukuken belirgin olması gerekir, örgüte katılanların, örgütün gayesini bilerek ve benimseyerek bu örgüte girmiş olmaları ve yapıya dahil olma kastıyla ilişki içerisine girmeleri gerekir, örgüt üyeliği suçunun oluşumunda temel ölçüt, kişinin rızasıyla örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmasıdır (organik bağ kriteri). Ayrıca sanığın eylemlerin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluğu kriteri ile eylemin niteliği kriteri (karineden yola çıkan kriter) örgüt üyeliği suçunun maddi unsuru bakımından organik bağ kriterine ilave istisnai ölçütlerdir.
Sanık hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturmalar sonucunda ise;
FETÖ/PDY terör örgütü üyeliğinin delillerinden sayılan örgütün mali yapılanmasında önemli bir yer tutan bankasya’ya talimat üzerine para yatırma, örgüt evlerinde kalma, sohbetlere katılma ve benzeri faaliyetlerde bulunduğuna dair hiç bir iddia ve delil bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu halde, sanık hakkındaki tek iddia terör örgütünün gizli haberleşme sistemi olan ByLock programını kullandığı hususu olup, Yargıtay 16. Ceza Dairesi 27.04.2018 tarih ve 2018/159 Esas, 2018/1340 Karar, 06.06.2018 tarih ve 2018/732 Esas ve 2018/1859 Karar sayılı ve benzeri birçok ilamlarında özetle, kişilerin bylock kullanıcısı olduğunun kabulü için emniyet müdürlüklerince düzenlenen tutanaklar ve/veya BTK’dan temin edilen HIS(CGNAT) kayıtlarının tek başına yeterli olmadığını, ilgili birimlerden ayrıntılı bylock tespit ve değerlendirme tutanağı getirtilip duruşmada tartışılması gerektiğini ifade etmiştir.
Sanık hakkında ise, gerek ilk derece Mahkemesince, gerekse duruşma açma kararından sonra Dairemizce talep edildiği halde söz konusu bylock tespit ve değerlendirme tutanağı temin edilememiştir. Bu durum sanığın bylock kullanıcısı olup olmadığı hususunda tereddüt oluşturduğu gibi, sanık hakkındaki CGNAT kayıtlarının incelenmesinde 14.11.2015-21.11.2015 tarihleri arasında yani sadece 7 gün süreyle bylock programına ilişkin IP adreslerine toplam 32 bağlantı yaptığı görülmekte olup, bu bağlantıların toplam süresi ise saniyelerle ifade edilebilmektedir. Bu haliyle, içeriği belirlenemeyen bu bağlantıların sanığın örgütsel amaçla bylock kullanımını kullandığını ortaya koyacak yoğunlukta olduğundan söz etmekte mümkün değildir. Zira, örgütün bylock kullanan sayısını fazla göstermek ve kendisinden olmayanları da bylock kullanıcısı gibi göstererek hedef saptırmak için kullandığı ortaya çıkan morbeyin gibi uygulamaların bilinmesi bahse konu CGNAT kayıtlarının tek başına sanığın bylock kullandığının kabulüne imkan vermeyeceğini ortaya koymaktadır.
Tüm bu nedenlerle Dairemizce sanığın bylock kullanıp kullanmadığı hususunun kesin olarak saptanamadığı ve bu husustaki şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği, bu şekilde fetö üyeliğinin kesin delillerinden kabul edilen bylock programını kullandığı kabul edilemeyen, açık ve kesin bir örgütsel faaliyeti belirlenemeyen ve kod adı ve benzeri örgütsel işaretler kullandığına dair bir bilgi elde edilemeyen sanık hakkında iddia edilen hususun sanığın terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu ortaya koyacak nitelikte olmadığı ve örgüt üyeliği için aranan “eylemlerin yoğun, çeşitli ve sürekli olması” kriterlerinin sanık hakkında gerçekleşmediği, buna göre sanığın terör örgütüne üye olduğuna dair cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığı kanaatine varılmakla CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarı kısımda açıklandığı üzere;
1) Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.05.2018 tarih, 2018/348 esas ve 2018/315 karar sayılı ilamının CMK’nın 280/2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2) Sanık M. Ç.’ın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmış ise de, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden 5271 Sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca BERAATİNE,
3) Beraatine hükmolunun sanığın BİHAKKIN TAHLİYESİNE, bir başka suçtan tutuklu veya hükümlü değil ise derhal salıverilmesi amacıyla ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına,
Bihakkın tahliye kararına karşı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 7 gün içinde Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi nezdinde itiraz hakkının bulunduğunun ihtarına (ihtar edildi),
5) Beraat eden sanık bu davayla ilgili tutuklu kaldığından, CMK’nın 141. ve 142. maddeleri gereğince kesinleşmiş beraat kararının tebliğinden itibaren 3 ay ve her halde kararın kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde bulunduğu yer Ağır Ceza Mahkemesinde TAZMİNAT isteme hakkının bulunduğunun sanığa ihtarına (ihtar edildi),
4) Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen ilk derece mahkemesi için 4.360,00 TL, Bölge Adliye Mahkemesi için 1.090,00 TL vekalet ücretlerinin hazineden alınarak sanığa verilmesine,
5) Yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Dair, sanığın ve müdafilerinin yüzlerine karşı, Cumhuriyet Savcısı Halil KURT huzurunda, kararın hazır bulunanlar yönünden tefhiminden, hazır bulunmayanlar yönünden ise tebliğinden itibaren 15 gün içinde Dairemize verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunulmak suretiyle Yargıtay nezdinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere, belirtilen süre içerisinde yasa yoluna başvurulmadığı takdirde kararın kesinleşeceği hususu belirtilerek ve mütalaaya aykırı olarak, oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10.08.2018